| Prof. Dr. Çetin Işık

Karpal Tünel Sendromu Nasıl Teşhis Edilir

Karpal Tünel Sendromu Nasıl Teşhis Edilir?

Karpal tünel sendromu, el bileğinde median sinirin sıkışmasıyla ortaya çıkan ve günümüzde en yaygın sinir bası hastalıklarından biri olarak kabul edilen bir rahatsızlıktır. Hastalığın tanısı, hem hastanın şikayetlerinin dikkatli değerlendirilmesi hem de fizik muayene ve çeşitli tanısal testlerle konulur. Erken teşhis, sinir hasarının ilerlemesini önlemek açısından son derece önemlidir. Prof. Dr. Çetin Işık, karpal tünel sendromunun tanısında klinik değerlendirme kadar elektromiyografi (EMG) gibi objektif testlerin de belirleyici olduğunu vurgulamaktadır.

Karpal Tünel Sendromunda Tanının Önemi

Karpal tünel sendromu genellikle sinsi ilerleyen bir hastalıktır. Erken dönemde yalnızca hafif karıncalanma veya gece uykudan uyandıran uyuşmalarla kendini gösterebilir. Ancak teşhis gecikirse, median sinir üzerindeki bası kalıcı hale gelir ve kaslarda geri dönüşü olmayan hasar oluşabilir. Bu nedenle doğru tanının erken evrede konulması, tedavi başarısını doğrudan etkiler.

Prof. Dr. Çetin Işık, özellikle el parmaklarında uyuşma yaşayan hastaların bunu geçici bir durum olarak görmemesi gerektiğini, bu şikayetlerin karpal tünel sendromunun ilk habercisi olabileceğini belirtmektedir.

Hastanın Şikayetlerinin Değerlendirilmesi

Karpal tünel sendromu tanısında ilk adım, hastanın öyküsünün detaylı bir şekilde alınmasıdır. Hastanın hangi parmaklarında uyuşma hissettiği, ağrının hangi zamanlarda arttığı ve gece uykusundan uyanma olup olmadığı sorgulanır.

Bu sendromda tipik olarak başparmak, işaret ve orta parmaklarda uyuşma ve karıncalanma görülür. Ağrı bazen kola, hatta omuza kadar yayılabilir. Özellikle gece artan uyuşma, hastalığın en belirgin özelliğidir. Günlük aktivitelerde kavrama gücünde azalma, örneğin bir bardağı tutarken düşürme, karpal tünel sendromunu düşündürür.

Prof. Dr. Çetin Işık, hastanın elini sık kullanıp kullanmadığını, mesleki risk faktörlerini (bilgisayar, el işi, müzik, temizlik vb.) mutlaka değerlendirmenin tanıda büyük önem taşıdığını ifade etmektedir.

Fizik Muayene

Fizik muayene, tanının ikinci aşamasıdır. Doktor, median sinirin etkilediği alanları değerlendirir ve bazı özel testler uygular. Bu testler, sinirin sıkıştığı bölgeyi doğrudan gösterebilir.

Tinel Testi

Tinel testi, karpal tünel sendromu tanısında en klasik yöntemlerden biridir. Doktor, el bileğinin iç kısmına yani karpal tünel bölgesine hafifçe vurur. Eğer hasta başparmak, işaret veya orta parmakta karıncalanma hissederse test pozitiftir. Bu durum sinirin sıkıştığını gösterir.

Phalen Testi

Phalen testi, tanıda sık kullanılan bir diğer yöntemdir. Hasta bileklerini 90 derece bükülü pozisyonda birbirine bastırır. 30 saniye içinde parmaklarda uyuşma veya karıncalanma hissedilirse bu test de pozitiftir.

Prof. Dr. Çetin Işık, Tinel ve Phalen testlerinin basit ama oldukça güvenilir yöntemler olduğunu, klinikte tanıya büyük katkı sağladığını belirtir.

El Kaslarının Değerlendirilmesi

Doktor, başparmak kaslarının hacmini ve gücünü değerlendirir. İleri evre karpal tünel sendromunda başparmak kökünde kas erimesi (atrofi) gözle görülür hale gelir. Kavrama gücü test edilerek el kaslarının fonksiyon kaybı saptanabilir.

Nörolojik Değerlendirme

Karpal tünel sendromu, bir sinir sıkışma hastalığı olduğundan, nörolojik muayene çok önemlidir. Duyusal testlerle parmak uçlarındaki his kaybı belirlenir. Ayrıca refleksler ve kas tepkileri kontrol edilir.

Prof. Dr. Çetin Işık, bu süreçte nörolojik muayenenin sadece el bileğini değil, boyun bölgesini de kapsaması gerektiğini vurgular. Çünkü bazen boyun fıtığı gibi başka hastalıklar da el uyuşmasına yol açabilir ve karpal tünel sendromu ile karıştırılabilir.

Elektronöromyografi (EMG) Testi

EMG, karpal tünel sendromu tanısında altın standart yöntemdir. Bu test, sinirlerin elektriksel iletim hızını ölçer. Median sinirin geçtiği karpal tünel bölgesinde iletim yavaşlamışsa sinir basısı olduğu kesinleşir.

Test sırasında cilde küçük elektrotlar yerleştirilir ve düşük seviyede elektrik akımı verilerek sinir yanıtı ölçülür. EMG sayesinde sinir hasarının derecesi, hangi segmentte sıkışma olduğu ve tedavi gereksinimi belirlenir.

Prof. Dr. Çetin Işık, EMG’nin sadece tanı koymakla kalmayıp tedavi planlamasında da büyük rol oynadığını, ameliyat kararı verilirken mutlaka dikkate alınması gerektiğini ifade etmektedir.

Ultrasonografi ile Görüntüleme

Bazı durumlarda, sinirin yapısını ve çevresindeki dokuların durumunu görmek için ultrasonografi kullanılabilir. Bu yöntemle karpal tünel içindeki ödem, tendon kalınlaşması veya sinirin şişmesi tespit edilebilir.

Ultrasonografi, noninvaziv yani ağrısız bir yöntemdir ve erken evre sinir sıkışmalarının belirlenmesinde faydalıdır. Özellikle diyabet, romatoid artrit veya travma sonrası gelişen karpal tünel sendromlarında yardımcı bir tanı aracıdır.

Manyetik Rezonans Görüntüleme (MR)

MR, karpal tünel sendromu tanısında rutin olarak kullanılmaz ancak karmaşık vakalarda sinir çevresindeki yapısal değişiklikleri göstermede oldukça etkilidir. Özellikle tümör, kist veya anatomik bozukluk gibi nedenlerle gelişen sinir basılarında tercih edilir.

Prof. Dr. Çetin Işık, MR’ın bazı durumlarda ameliyat öncesi planlama için faydalı olduğunu ancak her hastada gerekli olmadığını belirtir.

Laboratuvar Testleri

Karpal tünel sendromu bazen sistemik hastalıklarla ilişkili olabilir. Bu nedenle tanı sürecinde bazı kan testleri yapılabilir. Tiroid fonksiyon testleri, kan şekeri düzeyleri ve romatizmal testler bu kapsamda değerlendirilir.

Hipotiroidi, diyabet veya romatoid artrit gibi hastalıklar karpal tünel sendromunun gelişiminde etkili olabilir. Bu durumların saptanması tedavi sürecinin daha başarılı olmasını sağlar.

Karpal Tünel Sendromunun Diğer Hastalıklarla Karıştırılması

Karpal tünel sendromu belirtileri bazen boyun fıtığı, sinir kökü basısı veya periferik nöropatiyle karıştırılabilir. Boyun fıtığında uyuşma genellikle kolun yukarısından başlar ve omuza doğru yayılır. Oysa karpal tünel sendromunda uyuşma parmak uçlarından başlar ve genellikle başparmak, işaret ve orta parmakla sınırlıdır.

Prof. Dr. Çetin Işık, doğru tanı için ayrıntılı muayenenin şart olduğunu, karpal tünel sendromunun sadece el uyuşmasıyla karıştırılmaması gerektiğini vurgular.

Teşhis Sürecinde Hastanın Katılımı

Tanı sürecinde hastanın gözlemleri ve deneyimleri büyük önem taşır. Doktor, hastadan semptomların başladığı zamanı, şiddetini ve hangi durumlarda arttığını anlatmasını ister. Bu bilgiler, klinik muayeneyle birlikte değerlendirildiğinde tanı doğruluğu artar.

Prof. Dr. Çetin Işık, hastanın şikayetlerini açık ve doğru şekilde ifade etmesinin sürecin en kritik kısmı olduğunu belirtmektedir. Çünkü erken dönemde yapılan doğru teşhis, hastanın ameliyatsız iyileşme şansını artırır.

Erken Tanının Önemi

Erken teşhis, sinirde kalıcı hasar oluşmadan tedaviye başlanmasını sağlar. Uyuşma ve karıncalanma evresinde fark edilen karpal tünel sendromu, genellikle ameliyatsız yöntemlerle başarıyla tedavi edilebilir. Ancak geç tanı konulduğunda sinir hücrelerinde kalıcı bozulma meydana gelir ve ameliyat gerekebilir.

Prof. Dr. Çetin Işık, erken dönemde yapılan EMG testinin ve klinik değerlendirmelerin sinirin geleceğini belirlediğini, erken tanının hastanın yaşam kalitesini koruduğunu ifade etmektedir.

Tedavi Planlamasında Tanının Rolü

Karpal tünel sendromunun tedavisi, tanının doğru konulmasına bağlıdır. Hafif ve orta düzey sıkışmalarda bileklik, fizik tedavi veya ilaçlarla başarı sağlanabilirken, ileri evrelerde cerrahi gerekebilir.

Tanı sürecinde yapılan testler, sinir sıkışmasının derecesini belirleyerek hangi tedavinin uygulanacağına karar verilmesini sağlar. EMG sonuçları, cerrahi gereksinimi belirlemede temel rehberdir.

Prof. Dr. Çetin Işık, tedavi planının kişiye özel olması gerektiğini, her hastada sinir sıkışmasının düzeyinin farklı olabileceğini vurgular.

Karpal tünel sendromunun teşhisi, hastanın şikayetlerinin dikkatli incelenmesi, fizik muayene bulguları ve sinir testleriyle kesinleşir. Tinel ve Phalen testleri gibi klinik yöntemler basit ama etkili tanı araçlarıdır. EMG ise tanının doğrulanmasında ve tedavi planlamasında en güvenilir yöntemdir.

Erken teşhis, sinir dokusunun kalıcı hasar görmeden tedavi edilmesini sağlar. Uyuşma, karıncalanma, el gücü kaybı veya gece artan ağrı gibi belirtiler yaşayan herkesin zaman kaybetmeden bir uzmana başvurması gerekir.

Prof. Dr. Çetin Işık, karpal tünel sendromunun erken fark edildiğinde tamamen tedavi edilebildiğini, geç kalındığında ise sinir hasarının kalıcı hale gelebileceğini belirterek şu sözlerle özetlemektedir: “Karpal tünel sendromunda en güçlü tedavi, erken teşhistir. Ellerinizi dinleyin; çünkü onlar size vücudunuzun en sessiz uyarılarını verir.”