| Prof. Dr. Çetin Işık

Karpal Tünel Sendromu Neden Olur

Karpal Tünel Sendromu Neden Olur?

Karpal tünel sendromu, el bileğinde yer alan median sinirin sıkışması sonucu ortaya çıkan, günümüzde en sık görülen sinir sıkışma hastalıklarından biridir. Median sinir, başparmak, işaret parmağı, orta parmak ve yüzük parmağının bir kısmının hissini ve başparmak kaslarının hareketini kontrol eder. Bu sinir, el bileğinde kemikler ve kalın bağ dokusundan oluşan karpal tünel adı verilen dar bir kanaldan geçer. Eğer bu kanaldaki basınç artarsa, median sinir sıkışır ve karpal tünel sendromu gelişir. Prof. Dr. Çetin Işık, modern yaşam biçiminin bu hastalığın görülme sıklığını artırdığını, özellikle ofis çalışanları, bilgisayar kullanıcıları, müzisyenler ve ev işlerinde elini çok kullanan kadınlarda daha yaygın olduğunu belirtmektedir.

Karpal tünel sendromunun en temel nedeni, karpal tünel bölgesinde meydana gelen basınç artışıdır. Bu basıncın nedeni ise genellikle el bileğinin tekrarlayıcı hareketlere maruz kalması, hormonal değişiklikler, travmalar, sistemik hastalıklar veya anatomik darlık gibi faktörlerdir. Hastalık çoğunlukla yavaş gelişir ve başlangıçta hafif uyuşma veya karıncalanma ile kendini gösterirken ilerleyen dönemlerde ağrı, kas zayıflığı ve el fonksiyonlarında kayıplar ortaya çıkar.

Bu hastalığın nedenlerine yakından bakıldığında, tekrarlayan el ve bilek hareketleri en önemli etkenlerden biridir. Bilgisayar klavyesinde uzun süre yazı yazmak, fare kullanmak, dikiş veya örgü yapmak, cep telefonunu sık tutmak veya müzik aleti çalmak gibi aktiviteler bilek tendonlarında sürekli sürtünmeye yol açar. Bu sürtünme, dokularda şişme ve sinir üzerinde baskı oluşturur. Prof. Dr. Çetin Işık, ofis ortamında ergonomik düzenlemelerin yapılmamasının, özellikle klavye ve mouse yüksekliğinin yanlış olmasının karpal tünel sendromuna zemin hazırladığını vurgular.

Hastalığın bir diğer yaygın nedeni hormonal değişikliklerdir. Özellikle kadınlarda hamilelik, menopoz veya doğum kontrol ilaçlarının kullanımı sırasında vücutta sıvı tutulumu artar. Bu durum, karpal tünelde ödem oluşturarak median sinir üzerine bası yapar. Hamile kadınlarda genellikle doğum sonrası bu ödem azaldığında şikayetler kendiliğinden geçer; ancak menopoz dönemindeki hormonal değişimler kalıcı olabileceği için tedavi gerektirebilir. Prof. Dr. Çetin Işık, bu nedenle kadınlarda hastalığın görülme oranının erkeklere kıyasla üç kat fazla olduğunu belirtmektedir.

Tiroid bezinin az çalışması yani hipotiroidi de karpal tünel sendromuna neden olabilen önemli bir sistemik hastalıktır. Tiroid hormonu eksikliğinde dokular su tutar, bu da karpal tünel bölgesinde hacim artışına ve basıya yol açar. Özellikle kronik hipotiroidi hastalarında el uyuşması, bilek ağrısı ve karıncalanma gibi belirtiler sıklıkla görülür. Prof. Dr. Çetin Işık, karpal tünel şikayetiyle gelen hastalarda tiroid fonksiyon testlerinin mutlaka yapılması gerektiğini ifade etmektedir, çünkü altta yatan neden tedavi edilmezse sinir sıkışması tekrar eder.

Diyabet (şeker hastalığı) da karpal tünel sendromunun sık görülen nedenlerinden biridir. Diyabet, sinir dokusunun beslenmesini bozar ve sinirleri hassas hale getirir. Ayrıca kılcal damarların etkilenmesiyle sinir çevresinde ödem oluşur. Bu da median sinirin bulunduğu tünelde basıyı artırır. Diyabetli hastalarda sinir hücreleri daha kırılgandır, bu nedenle karpal tünel sendromu erken dönemde gelişebilir ve tedaviye geç yanıt verebilir.

Romatoid artrit ve diğer inflamatuvar eklem hastalıkları, karpal tünel sendromunun bir diğer nedenidir. Bu hastalıklarda eklem zarları ve tendon kılıfları iltihaplanır, şişer ve tünelin iç hacmini daraltır. Romatoid artritli hastalarda el bileği yapısal olarak deforme olabileceği için sinir üzerindeki bası daha belirgindir. Ayrıca lupus, gut, amiloidoz gibi diğer sistemik hastalıklar da benzer mekanizmalarla karpal tünel sendromuna zemin hazırlar.

Aşırı kilo da önemli bir risk faktörüdür. Obezite, vücuttaki yağ dokusunun artmasıyla el bileği bölgesinde de dokuların genişlemesine neden olur. Bu durum karpal tüneldeki basıncı artırır. Yapılan çalışmalara göre, vücut kitle indeksi 30’un üzerinde olan bireylerde karpal tünel sendromu görülme riski neredeyse üç kat fazladır. Prof. Dr. Çetin Işık, kilo kontrolünün sadece karpal tünel sendromu için değil, kas-iskelet sistemi sağlığı açısından da son derece önemli olduğunu vurgular.

El bileği travmaları ve kırıklar, karpal tünel sendromunun yapısal nedenleri arasında yer alır. Bilekte meydana gelen bir kırık ya da çıkık sonrası kemik yapısında deformasyon oluşursa, tünel daralır ve median sinir sıkışır. Ayrıca bilek bağlarında meydana gelen zorlanmalar veya eski yaralanmalar da zamanla sinir basısına neden olabilir.

Bazı insanlarda ise karpal tünel anatomik olarak zaten dardır. Bu durum genetik bir özellik olarak nesilden nesile geçebilir. Anatomik darlığa sahip kişilerde sinir basısı, diğer bireylere göre çok daha kolay gelişir. Prof. Dr. Çetin Işık, genç yaşta karpal tünel sendromu yaşayan bireylerde genetik yatkınlığın önemli bir rol oynadığını belirtmektedir.

Böbrek yetmezliği, kalp yetmezliği veya vücutta sıvı tutulumuna neden olan diğer sistemik hastalıklar da karpal tünel sendromunu tetikleyebilir. Bu durumlarda vücutta genel bir ödem meydana gelir, el bileği bölgesindeki yumuşak dokular da bu durumdan etkilenir. Özellikle diyaliz hastalarında karpal tünel sendromu sık görülür.

Mesleki faktörler, hastalığın en yaygın nedenleri arasındadır. Bilgisayar başında uzun süre çalışanlar, fabrika işçileri, kasaplar, aşçılar, kuaförler ve müzisyenler risk grubundadır. Bu kişiler bileklerini sürekli aynı pozisyonda ve tekrarlayan şekilde kullandıkları için median sinir üzerinde sürekli mikrotravmalar oluşur. Prof. Dr. Çetin Işık, bu tip mesleklerde çalışan kişilerin her 30 dakikada bir kısa egzersiz arası vermesini, bileklerini esnetmelerini ve mümkünse ergonomik destek kullanmalarını önermektedir.

Karpal tünel sendromu oluşumunda bileğin duruş pozisyonu da son derece önemlidir. Bileğin uzun süre bükülü (fleksiyon) ya da aşırı düz (ekstansiyon) pozisyonda kalması tünel içi basıncı artırır. Klavye ve fare kullanırken bileğin yanlış pozisyonu, daktilo veya yazı yazma esnasında elin yukarıdan aşağıya bükülmesi sinir sıkışmasını kolaylaştırır. Bu nedenle bilgisayar kullanıcılarının ellerini masa hizasında tutmaları, bilek desteği kullanmaları ve omuz pozisyonlarını doğru ayarlamaları gerekir.

Bazı durumlarda karpal tünel sendromunun nedeni bilinmez. Bu olgulara “idiyopatik karpal tünel sendromu” denir. Herhangi bir hastalık veya travma olmadan da el bileği dokularında kalınlaşma meydana gelebilir. Bu durumda genetik yatkınlık veya yaşla birlikte gelişen dokusal değişiklikler sorumlu olabilir.

Hastalığın gelişim süreci mikroskobik düzeyde incelendiğinde, sinir dokusunun önce ödemle başladığı, ardından kronik bası nedeniyle damarların daraldığı ve sinir liflerinde yapısal bozulma oluştuğu görülür. Uzun süreli basıya maruz kalan sinir, elektriksel iletimi yavaşlatır. Bu da el parmaklarında hissizlik ve kas zayıflığına neden olur.

Karpal tünel sendromu genellikle yavaş ilerleyen bir hastalıktır. İlk dönemlerde sadece geceleri uyuşma ve karıncalanma hissedilir. Hastalar genellikle “elimi sallayınca geçiyor” şeklinde tanımlar. Ancak bu belirtiler göz ardı edildiğinde sinir hasarı ilerler. Prof. Dr. Çetin Işık, bu erken evrede başvuran hastalarda egzersiz, bileklik ve ilaç tedavilerinin yüksek başarı sağladığını; geç dönemde ise cerrahinin kaçınılmaz olduğunu belirtmektedir.

Bu sendromun gelişmesinde bir diğer etken de yetersiz fiziksel kondisyon ve kas dengesizliğidir. El ve bilek kasları zayıf olan bireylerde, tendonlar ve bağlar üzerindeki yük artar. Bu da karpal tüneldeki dokuların kolay şişmesine yol açar. Kasların dengeli çalıştırılması, özellikle ön kol kaslarının güçlendirilmesi sinir basısını azaltabilir.

Karpal tünel sendromunun nedenleri arasında çevresel titreşimler de yer alır. Titreşimli el aletleri (örneğin matkap, testere, elektrikli süpürge) uzun süre kullanıldığında sinir üzerinde mikroskobik hasar oluşturabilir. Bu tip aletlerle çalışanlarda el uyuşması ve ağrı sık görülür.

Son yıllarda yapılan araştırmalar, soğuk ortamlarda çalışma koşullarının da riski artırdığını göstermektedir. Düşük sıcaklıkta kasların sertleşmesi ve tendon hareketlerinin zorlaşması tünel içi sürtünmeyi artırır. Bu nedenle soğuk hava koşullarında çalışan kişiler, el bileklerini sıcak tutmalı ve koruyucu eldiven kullanmalıdır.

Tüm bu nedenler, tek başına veya birlikte karpal tünel sendromuna yol açabilir. Ancak önemli olan, belirtileri erken fark etmek ve neden olan faktörleri ortadan kaldırmaktır. Uyuşma, karıncalanma, el ağrısı, gece uykudan uyandıran yanma hissi gibi belirtiler başladığında bir ortopedi veya nöroloji uzmanına başvurulmalıdır.

Prof. Dr. Çetin Işık, karpal tünel sendromunun genellikle yaşam tarzı ve iş alışkanlıklarından kaynaklandığını, erken fark edilmesi halinde basit önlemlerle ilerlemesinin durdurulabileceğini ifade eder. Hastalık ilerlediğinde sinir kalıcı olarak zarar görebilir ve bu durumda ameliyat gerekebilir.

karpal tünel sendromu; tekrarlayan hareketler, hormonal dengesizlikler, sistemik hastalıklar, travmalar, anatomik darlıklar ve kötü çalışma alışkanlıkları gibi birçok faktörün bir araya gelmesiyle ortaya çıkar. Her bireyde neden farklı olsa da ortak mekanizma, karpal tünelde basınç artışı ve median sinir sıkışmasıdır.

Prof. Dr. Çetin Işık, bu durumu şöyle özetlemektedir: “Karpal tünel sendromu, küçük bir bölgedeki büyük bir baskının sonucudur. Bu baskının nedenini bulmak, tedavinin en önemli adımıdır. Her hastada neden farklı olabilir ama çözüm sabır, farkındalık ve doğru yaklaşımdır.”

Karpal tünel sendromundan korunmak için elleri doğru pozisyonda kullanmak, uzun süreli tekrarlayıcı hareketlerden kaçınmak, düzenli egzersiz yapmak, ergonomik ekipman kullanmak ve sistemik hastalıkları kontrol altında tutmak gerekir. El ve bilek sağlığı, yaşam kalitesini doğrudan etkileyen bir unsurdur. Bu nedenle erken önlem almak, uzun yıllar sağlıklı bir el fonksiyonu sürdürmenin anahtarıdır.